Uyguladığımız Terapi Yaklaşımları

1.Psikodinamik Yaklaşım

Psikodinamik terapi, psikanalitik kuramı baz alan terapi formlarına verilen genel addır. Bu yöntemde, terapist, tarafsız ve nesnel bir gözlemci konumunu koruyarak danışanların bilinçdışı motivasyonlarını fark etmelerine yardım etmeye çalışır. Kişinin kendini daha iyi tanımasına ve sorunlarının altında yatan temel dinamikleri anlamasına odaklanır. Terapinin ana ekseni; kişinin anlamsız takıntı ve saplantıları, korku ve kaygıları, içsel çatışmaları, çatışmalara yönelik savunmaları ve ilişki düzenekleri üzerine kuruludur. Danışan ve terapist arasındaki ilişki, kişinin kendi kendisini baltalayıcı psikolojik süreçlerini ve hareketlerini araştırmak için bir alan olarak kullanır. Bu ilişki, süregelen karşılıklı bir duygusal düzenleme işlevine hizmet eder ve bu yolla değişimin yolunu açar. Bu süreç, kişinin kendi seçimlerini yapabilmesini ve yaşamını daha etkin yönetebilmesini olanaklı kılar.

2.EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)

EMDR; geçmişte yaşanan rahatsız edici ve üzücü çeşitli yaşam olaylarının beyindeki olumsuz etkilerini dönüştürmeye yönelik bir terapi tekniğidir. Çok sayıda psikoloji yaklaşımının çeşitli öğelerini biraraya getirerek; hızlı, güvenilir ve çözüm odaklı bir terapiye olanak sağlar.

İnsanlar, yaşadıkları tüm deneyimleri beyinde işlemleyerek kaydetmeye yönelik doğal bir eğilim taşır. Travmatik dediğimiz sarsıcı yaşam olayları oluştuğunda, bu işlemleme süreci sekteye uğrar ve yaşantılar ham ve işlenmemiş bir şekilde kaydedilir. EMDR, bu işlenmemiş anıları yeniden canlandırarak, , çift yönlü uyaranla sağlıklı bir şekilde işlenmesini sağlar. Böylelikle, travmatik yaşantıların kişi üzerindeki olumsuz izleri ortadan kalkar.

Özelikle taciz, tecavüz, fiziksel veya psikolojik şiddet, ölüm, doğal afet, savaş gibi travmatik deneyimlerde etkinliği kanıtlanan EMDR yöntemi; panik bozukluk, performans kaygısı, sınav kaygısı, her türlü fobi, beden algısı bozuklukları, kronik ağrı gibi türlü sorunların terapisinde son derece etkilidir. Erken dönem yaşantılarının yarattığı, çoğu zaman farkında olunmayan, ancak etkileri günlük yaşama yayılan irili ufaklı zorlanmaların, travmatik yaşantıların üstesinden gelmekte de kullanılır.

3.Oyun Terapisi
Oyun; çocuğun yaşantısının doğal bir parçası olduğu gibi, gelişiminde de çok önemli bir işleve sahiptir. Sözel becerileri yetişkinler kadar gelişmemiş olan çocuklar; duygusal ihtiyaçlarını ve yaşadıkları zorlanmaları oyun yoluyla dışa vururlar. Oyun, çocuğun iç dünyasında yaşadıklarını yansıtan bir ayna gibidir. Oyunun, bir pekiştirme ve işlemleme süreci içerdiği de söylenebilir. Çocuklar, gerek travmatik deneyimlerini, gerekse gelişimsel ilerlemelerini oyuna yansıtırlar; bir anlamda bunları “oyun içinde çalışırlar”. Çocukların duygusal ve davranışsal problemlerinin çözümünde oyunun bir araç olarak kullanılmaya başlanması, bu gelişimsel işlevlerin bir sonucu olmuştur.

Bu yöntem çok sayıda psikolojik ekollerden beslenir. Çocukla bireysel olarak çalışılabildiği gibi; ebeveyn ve çocuğun seansa birlikte alındığı terapiler de yapılır. Bu yolla, hem sorunun çözümü sağlanır, hem de ebeveyn ve çocuğun arasındaki ilişki güçlendirilir.

4.Dizim Tekniği
Bert Hellinger tarafından transaksiyonel analiz, psikodrama ve aile heykeli çalışmalarından esinlenerek ortaya çıkarılmış bir tekniktir. Aile dizimi, normalde saklı işleyen aile dinamiklerini görünür hale getirmeye yarayan bir anlamda ailenin ruhsal röntgenini çekmek için kullanılan bir araçtır.

5.Bilişsel Yöntem
Bilişsel yaklaşım, işlevsel olmayan düşüncelerin kişinin psikolojik sağlığını ve davranışlarını olumsuz yönde etkilediğini ileri sürmektedir. Bu yaklaşıma göre, bir davranışa veya duyguya neden olan şey altta yatan düşüncelerdir. Bu yöntem ile çarpıtılmış veya işlevsel olmayan düşüncelerin çeşitli tekniklerle değiştirilmesi vasıtasıyla kişinin duygularının ve buna bağlı olarak da davranışlarının değişmesi mümkün olmaktadır.

6.Şema Terapisi
Jeffrey Young tarafından geliştirilmiş olan Şema Terapi modeli, erken dönem yaşantıların, yetişkinlik dönemindeki yansımalarının keşfine ve değişimine odaklıdır.Değişime dirençli zor vakalar ya da kişilik bozuklukları alanı hedefiyle yola çıkan yaklaşım, zamanla diğer psikolojik sorun alanlarında, bireysel, grup ve çift terapileri gibi farklı sorunlarda da uygulanmaya başlamıştır. Son on yıldır sürdürülen araştırmalar, yaklaşımın etkililiğine yönelik dikkate değer kanıtlar sunmaya başlamıştır.

7.Çözüm Odaklı Yaklaşım
Çözüm odaklı yaklaşımda, problemler yerine çözümlere odaklanılır. İnsanlar daha çok kendileri için işe yarayan iyi olan şeyleri görmeme eğilimindedir. Bunun yerine insanlar neyin yanlış olduğuna ve neyin işe yaramadığına odaklanırlar. Bu yaklaşımda danışanlara daha önceden fark etmedikleri kaynakları ve güçleri fark ettirilir. Danışman danışmanlık sürecinde danışanların kendi amaçlarını belirlemesine yardımcı olur. Çözüm odaklı yaklaşım çocuklarda, ergenlerde, ailelerde v çiftlerde her danışan grubunda uygulanan bir yaklaşımdır.